Uyku kişinin duyusal veya diğer uyanlarla uyanabileceği bir bilinçsizlik durumu olarak tanımlanmaktadır, insan ömrünün yaklaşık 1/3'ünü oluşturmaktadır. Uyku bozuklukları, yaşam kalitesini düşürdüğünden önemlidir. Uyku sorunları, bir şikayet olarak birçok
hastalıkta karşımıza çıkar. Son yıllarda uyku ve uyku ilişkili bozukluklar üzerine daha fazla dikkat çekilmektedir. Solunum sisteminde hava akımının en az 10 saniye süre kesilmesi ile karakterize bir durum apne olarak isimlendirilir. Uykuda üst solunum yollarında tekrarlayan nefessiz kalma atakları, oksijen desatürasyonu ve uyanma dönemleri ile karakterize obstrüktif uyku apnesi sendromu (OUAS) erişkinde en yaygın uyku bozukluğu nedenidir.
Obstrüktif uyku apnesi 1976’da Guilleminault ve arkadaşları tarafından tanımlamıştır. OUAS sebebi olarak havayoluna ait anatomik faktörler ve üst hava yollarında sinir ve kas kaynaklı güç kaybı temel faktörlerdir. Tıkanıklığa yol açan anatomik bölgelerin belirlenmesi, aynı zamanda uygun tedavilerin geliştirilmesi ve seçimi için de gereklidir.
OUAS gelişimi ile ilgili çeşitli faktörler etkili olmaktadır. Bunlar; cinsiyet (erkeklerde sık), yaş (ileri yaşta artar), obezite, alkol ve uyuşturucu ilaçlar, genetik faktörler, kişinin anatomik özellikleri (burun, boğaz yapısı), uyku pozisyonu, nörolojik faktörler etkili olabilmektedir.
Uyku apnesi ile ilişkilendirilen ve sebep olabilecek çeşitli hastalıklar mevcuttur. Uyku apnesi tanısı amacıyla, hastanın ayrıntılı öyküsü ve muayenesi yanında bazı röntgen tetkikleri ile tomografi ve manyetik resonans (MR) tetkikleri, solunum fonksiyon testleri yapılabilmekle beraber uyku apnesinin kesin tanısı polisomnografi tetkiki ile konmaktadır.
Huzursuz bölünmüş uyku, yüksek sesle horlama, tanıklı apne, boğularak uyanma veya nefes durma atakları, gündüz aşırı uyku hali, gündüz yorgunluğu, entellektüel yetilerde kötüleşme ve konsantrasyonda azalma, dispepsi ve gastroözefageal reflü, hafıza kaybı, uyanma eşiği düşmesi, depresyon, psikolojik problemler, gündüz baş ağrısı, kişilik değişiklikleri, libido azalması ve seksüel fonksiyon bozuklukları, ağız kuruluğu, gece terlemeleri, enürezis (gece işemeleri) veya gece sık idrara çıkma gibi birçok şikayet uyku apnesinde yaşanabilmektedir. Bunun yanında sadece muayene ile bile birçok uyku apnesi sebebi ortaya konabilmektedir. Uyku apnesinde ayrıntılı bir kulak burun boğaz, göğüs hastalıkları ve nörolojik muayene önemlidir.
OUAS için önerilen birçok tedavi yöntemi mevcut olmakla birlikte etkinlikleri tartışmalıdır. En etkili olduğu bilinen ve altın standart tedavi CPAP (Nazal devamlı pozitif hava yolu basıncı) tedavisidir. Bunun yanında çeşitli ilaçlar ve ağız içi araçlar denenmiş olup etkinliği net değildir. Yaşam tarzı değişiklikleri faydalı olabilmektedir bunlarında en önemlileri sigara bırakılması ve kilo verilmesidir.
Cerrahi tedavilere baktığımız zaman geçmişten günümüze birçok cerrahi yöntem tanımlanmış ve uygulanagelmiştir. Cerrahinin boyutu, hasta motivasyonu, şikayetlerin şiddeti, polisomnografi ile belirlenen hastalığın şiddeti ve üst solunum yolu kollapsının yeri ve şiddetine göre düzenlenir. Hastalar tıbbi ve psikolojik olarak cerrahi müdahale geçirmek için uygun olmalıdırlar.
Cerrahi tedavi seçenekleri aşağıdaki gibi sıralanabilir;
Nazal Cerrahi
Palatal Cerrahi
Hipofarengeal Cerrahi
Laringeal cerrahi
Maksillofasial cerrahi
Trakeal cerrahi
Bu cerrahilerin etkinlikleri tek tek değerlendirildiğinde farklı sonuçlar izlenmiş olmakla beraber tüm dünyada kabul gören yeni görüş çok seviyeli cerrahidir. Yani burun, damak ve dil kökü cerrahilerinin birlikte uygulanmasıdır. Bu tek ameliyatta yapılabileceği gibi farklı operasyonlarda da uygulanabilir.
Bizim önerimiz problemi tespit edilebilen hastalarda öncelikle probleme yönelik ameliyat yapmaktır. Öncelikli olarak burun önemlidir. Çünkü burun nefes almanın ilk noktası olup normal olan burundan nefes almaktır. Burunda bir problem varsa öncelikle bunun giderilmesi ve şikayetler yeterli düzeyde düzelmezse damak ve dil kökü operasyonlarının da eklenmesi şeklinde uygulama hastalarımızda belirgin ölçüde fayda sağlamaktadır.
Hastalarımızda etkili ve yeterli tedavi açısından kişiye özel değerlendirme ve uygulamalar yapılmasının çok faydalı olduğu kanaatindeyim. Uyku apnesi elbette ki kader değildir ve etkin tedavi ile kişinin hayat kalitesi ciddi bir şekilde düzeltilebilmektedir.