Daha çok üreme amaçlı olan cinsel dürtü her insanda doğumdan itibaren vardır. Cinsel istek ve haz uyku ve iştah gibi fizyolojik süreçlerle giden doğal bir ihtiyaçtır. İnsanın cinsel hayatını olgunlaştırırken, kendi bedenini tanıması, karşı cinsin bedenini tanıması, kendine ve eşine nasıl cinsel haz vereceğini bilmesi ise öğrenilen ve öğretilen davranışlardır.
Toplumumuzda cinsel eğitim gerek aile içinde gerekse eğitim kurumlarında son derece yetersizdir. Gençler cinsellikle ilgili bilgileri çoğu zaman yanlış, yetersiz ya da aşırı abartılı olarak uygunsuz kaynaklardan edinmektedirler.
Cinsel sorunları en önemli nedenleri eğitimsizlik ve bilgisizliktir. Ülkemizde yaygın ve okul çağında başlayan bir cinsel eğitimin olmaması ve cinsel bilgi kaynaklarının (okul, öğretmenler, uzmanlar, kitaplar vb.) yeterli ölçüde kullanılmaması gibi nedenlerle cinsellik alanında ciddi boyutta bir bilgi eksikliği görülmektedir. Bilgi eksikliği ve yıllar içinde adım adım öğrenilmesi gereken cinselliğin kendi bedenini ve ötekini tanımadan cinsel birleşmeyle yaşanmaya çalışılması sorunlar ortaya çıkmaktadır, Sağlıklı bir bedene ve psikolojik yapıya sahip olmasına rağmen çok sayıda bireyin ya da çiftin cinsel yaşamlarında sorun yaşamasına, bu nedenle ilişkilerinin bozulmasına neden olabilmektedir. Cinsel bilgi ve eğitim eksikliği, özellikle cinsel deneyim eksikliği ve toplumun cinselliğe yaklaşımdaki katı, tabular ve yasaklarla yüklü muhafazakar tutumuyla birleştiğinde birçok cinsel soruna ve cinsel işlev bozukluklarına yol açabilmektedir.
Yapılan araştırmalarda; Türk toplumunun cinsel sorunlarının en önemli kaynağının yüzde 62 ile eğitimsizlik ve bilgisizlik olduğu belirlenmiştir. Yine "toplumun cinselliğe yaklaşımı", "ön yargılar/tabular", "gelenek ve görenekler" kaynaklı cinsel sorunların toplam oranı yüzde 40'lara varmakta ve toplumun yaşadığı cinsel sorunların en önemli ikinci nedenini oluşturmaktadırlar. Türk toplumu cinsel sorunlarının üçüncü sıklıktaki kaynağı olarak ise psikolojik nedenler (kaygı bozuklukları, depresyon ve tüm duygulanım bozuklukları, şizofreni gibi psikiyatrik hastalıklar) ve stresi göstermektedir.
“ZAMANLA DÜZELİR” DENMEMELİ
Günümüzde her üç kişiden birinin hayatları boyunca en az bir cinsel sorun yaşadığı bilinmektedir. Bu kadar sık rastlanan sorunlar olmalarına rağmen, cinsel sorunlar toplumda en az bilinen, en az paylaşılan ve doktora gitme nedeni olarak çoğu zaman ihmal edilen konular olmaya devam etmektedir.
Sağlıklı ve doyumlu bir cinsel hayatın sadece çift ilişkisine değil, kişinin kendilik algısına, özgüvenine, sosyal ilişkilerine, mesleki başarılarına da olumlu etkileri vardır. Bu nedenle cinsel sorunları hafife almamak, eşten saklamamak, “zamanla düzelir” mantığıyla ihmal etmemek önemlidir.
Ülkemizde sık rastlanan cinsel sorunlar arasında kadında cinsel isteksizlik ve uyarılma bozuklukları, vajinismus, erken boşalma, erektil disfonksiyon ve kadın ve erkekte orgazm bozuklukları yer almaktadır. Cinsel sorunları çözmede atılacak ilk önemli adım, eşinizle sağlıklı bir iletişim kurabilmenizdir. Cinselliğin sürekli bastırıldığı, cinsellikle ilgili soru sormanın, konuşmanın ayıplandığı tutucu ve baskıcı toplumlarda yetişen bireylerin, zamanı geldiğinde, cinselliği aktif olarak yaşamaya başladığı eşleriyle de konuşamaması beklenmedik bir durum değildir. Oysa sağlıklı ve doyumlu bir cinsellik, sağlıklı iletişimle başlar. Her eş diğerine cinsellikten ne beklediğini, nasıl sevişmek istediğini anlatabilmeli, aynı şekilde eşinin beklentilerini de dinleyebilmeli ve ciddiye almalıdır.
Cinsellik sadece cinsel birleşme değil, iki insanın katılımıyla birlikte yaşanan bir haz sürecidir. Hiç kimsenin diğeri için katlandığı bir görev, birinin diğerine bir şeyler ispatlamaya çalıştığı bir arena olmamalıdır. Doyumlu bir cinsel ilişki sağlamak eşlerin elindedir. Bu sorunlar paylaşılırken konunun hassasiyetine her zaman önem verilmeli, karşı tarafa kırıcı, yargılayıcı ya da küçümseyici tutumlarda bulunulmamalıdır.
İletişimsizlik, eşler arasında yanlış anlaşılmalara da sebep olabilir. Eşlerden biri tamamen kendi performans kaygılarıyla ilgili bir uzaklaşma davranışı sergilediğinde, örneğin penisinin yeterince sert olmadığından kaygı duyduğu için cinsellikten uzak durmaya başladığında, diğer eş bunu artık beğenilmediği ve arzulanmadığı şeklinde yorumlayabilir. Böyle bir durumda diğer eşte de isteksizlik, kırgınlık ve öfke davranışları baş gösterir. Sorun paylaşılıp anlaşılmadığı sürece gittikçe içinden çıkılmaz hale gelebilir. Ya da kadın yeterince uyarılmadığı için orgazma ulaşamıyor ancak eşine rol yapıyor olabilir, böyle bir saklama davranışı zaman içinde kadını daha da isteksiz yapacak, çiftin sorunları daha da büyüyecek, ilişkilerini birçok başka alanda da olumsuz etkileyecektir.
Herhangi bir cinsel sorun eşler arasında paylaşılıp değerlendirildikten sonra, eşler bir danışmana ihtiyaç duyuyorlarsa, seçtikleri ya da yönlendirildikleri uzmanın cinsel sorunlar konusunda eğitimli bir terapist olmasına özen göstermeleri önemlidir. Genel olarak toplumun da cinsel konularda yetersiz bilgiye sahip olduğu düşünülecek olursa, cinsel sorunların diğer aile bireyleri ya da arkadaşlarla paylaşılması çiftleri yanlış ya da yetersiz çözüm yollarına sürükleyebilir. Oysa uygun yerlerden alınan profesyonel yardımlarla çözümsüz görünen birçok cinsel sorun bazen danışmalık alınarak bazen de yapılandırılmış cinsel terapiler ile kısa sürede çözülebilmektedir.
ORTALAMA 10- 16 SEANS SÜRÜYOR
Cinsel terapi, cinsel sorunlar konusunda eğitim almış deneyimli psikiyatrist ve psikologlar tarafından cinsel sorunları olan birey ya da çiftlere uygulanan bilişsel davranışçı teknikleri ve çözümleyici teknikleri içeren terapi biçimidir. Partnerler arasında yaşanan cinsel sorunlar bireyin değil ilişkinin sorunu olarak değerlendirilir ve çift terapileri ile çözüldüğünde sağlıklı yanıtlar verir. Cinsel terapist, çiftin değerlendirmesini yapıp gerekli durumlarda üreme ve cinsel sağlıkla ilgilenen temel bilimler olan jinekoloji ve üroloji hekimleri ve cinsel sorunlara yol açabilecek organik sorunların (tiroid hastalıkları, diabetes mellitus, hormonal hastalıklar, kalp damar hastalıkları…) varlığıyla ilgili dahili branşlarla işbirliği içerisinde çalışıp cinsel sorunların organik nedenleri ve çözümleri konusunda destek alır. Gerekli tıbbi birimlere yönlendirir. Danışanları her aşamada açıklıkla bilgilendirir. Ahlaki etik değerlerine ve mahremiyetlerine saygı gösterir. Çifte birey olarak da eşit mesafede durur, taraf tutup yanlı davranmaz. Aşamalı bir tedavi sürecini danışan çiftin sorunlarına yönelik danışanlarla birlikte şekillendirir. Çiftin ihtiyacına göre düzenlenen terapi ortalama 10 -16 seans aralığında çiftin hızına ve uygulamalarla ilgili kabulüne göre şekillenir.
Merkezimizde çalışan psikiyatri hekimleri cinsel terapiler konusunda Türkiye'de bu alanda saygın bir kurum olan ve Uluslararası geçerliliği bulunan Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD) cinsel terapi eğitimlerine katılmıştır. Cinsellik ile ilgili danışmanlık almak ve sorunlarınıza yönelik çözümler bulmak amacıyla başvurabilirsiniz.