Bedenimizin herhangi bir parçasında uygulanacak cerrahi işlem psiko sosyal stres veya psikiyatrik hastalık nedeni olabilir. Kalbimizi yaşamla eşleştirecek kadar büyük anlam taşıyan by-pass gibi bir operasyonda bu risk artmaktadır.
Koroner by-pass uygulanacak hastaların ameliyat öncesi sinirli, hırslı, aceleci, sabırsız, rekabetçi, başarı odaklı, kendini üstün ve çok özel görme gibi kişilik özelliklerinin varlığı, kaygı düzeyinin yüksek olması, ameliyatla ilgili beklentilerinin yüksek olması, yine ameliyat öncesi psikiyatrik hastalık varlığı, alkol, madde kullanımı, sosyal desteğinin yetersiz olması ameliyat sonrası psikiyatrik hastalık gelişme olasılığını artırmaktadır.
Psikiyatrik hastalık gelişmesinin altında yatan esas duygu ve düşüncelere gelince ölüm korkusu başta olmak üzere kontrolü kaybetme korkusu başkalarına bağımlı olma korkusu, organ kaybıyla ilgili korkular, özellikle erkeklerde cinsellikle ilgili yetersizlik korkusu kendisine bir şey olmayacağı inancının yerle bir olması veya bunların hepsi birden olabilir.
Koroner by-pass sonrası sık görülen psikiyatrik durumlar ajitasyon, kişilik değişiklikleri, bilinç- bellek- dikkat değişiklikleri, panik atak, depresyon, kaygı bozukluğu, uyku bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğudur.
Koroner by-pass koroner arter hastalıklarının tedavisinde yaşam kalitesini ve süresini artıran bir yöntemdir. Ancak ameliyat sonrası gelişecek psikiyatrik sorunlar bu sonuca ulaşmayı engelleyebilecek olumsuz faktörlerdir. Bu nedenle bunu önleyebilmek, en azından riski azaltabilmek için bazı önlemler alınabilir. Koroner by-pass öncesi hastaya aile ve cerrahi ekibin sosyal desteğinin sağlanması, kaygı ve korkularının anlaşılabildiği duygusunun verilebilmesi, ameliyatla ilgili bilgilendirme yapılması, ameliyat sonrası organ kaybı olmayacağı, yaşam kalitesinin artacağı, yaşam süresinin uzayacağı yönünde bilgilendirilmesi oldukça faydalı olacaktır.
Tüm bu önlemlere rağmen ameliyat sonrası gelişebilecek panik atak, kaygı benzeri belirtiler, depresif belirtiler ameliyata bağlı olağan bir durum olarak değerlendirilmemeli, mutlaka psikiyatri uzmanı tarafından muayene edilerek gerekirse tedavisi başlamalıdır.