Meme Hastalıkları Birimi
Meme dokusu; 14-15 adet süt bezi ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan aynı sayıda kanallardan oluşur. Bu süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin, kontrol dışı olarak çoğalmaları ve aynı taraf koltuk altı lenf bezlerinden
başlamak üzere vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmeleri, meme kanseri hastalığını oluşturur.
Meme kanseri, en sık, memede ağrısız sertlik (kitle) şeklinde ortaya çıkar. Meme kanseri olan kadınların yüzde 70 kadarında hastalık kendisini bu şekilde belli eder. Diğer belirtiler; memede büyüme ve asimetri, meme başında çökme, içeri doğru çekilme, tek taraflı meme başı akıntısı (kanlı ya da seröz). Tek taraflı akıntıların memede ele gelen bir kitle ile birlikte olması, meme kanseri riskinin yüzde 12 civarında olduğunu gösterir. Meme cildinde kalınlaşma, portakal kabuğu görünümü şeklinde değişikliklere yol açabilir. Daha geç kalınmış hastalarda ciltte kızarıklık, açık yaralara da (ülserasyon) yol açabilir. Hastalık bazen de koltuk altında şişlik, sertlik ya da uzak organ tutulumlarının neden olduğu çok değişik belirtilerle karşımıza çıkabilmektedir.
Genetik Faktörler ve Meme Kanseri
Kalıtsal meme kanseri gerçek anlamda vakaların yaklaşık yüzde 5′inde vardır. Burada rol oynayan en önemli genler; BRCA1, BRCA2 ve p53 genleridir. Ailesel meme kanseri anneden veya babadan geçebilir. Kuvvetli aile hikayesi veya genetik yatkınlığı olanlarda takip kriterleri farklıdır. Bu kişilerin daha genç yaştan itibaren mamografi takibi ve daha ayrıntılı jinekolojik tümör takibi yapılır. Genetik test yaptırabilirlerse bu, daha kesin olarak doğrulanabilir. Genetik test yaptıranlarda BRCA1/BRCA2 mutasyonu saptanmazsa, diğer normal riskli kadınlardaki gibi tarama önerilir. Test yaptırıp genetik bozukluk (mutasyon) bulunanlar veya testi yaptıramayanlar ise riskli grupta kabul edilirler. Bu gruptaki kişiler, kalıtsal meme/ yumurtalık kanseri riski olan kişiler olarak değerlendirilirler. Bu kişilerde meme muayenesine 18 yaşından, mamografi çekilmesine 25 yaşından itibaren başlanmalıdır. Ayrıca 30-35 yaşından itibaren 6 ayda bir detaylı kadın doğum muayenesi ve ‘tümör belirteci’ (CA 125) takibi önerilmektedir.
Meme Kanserinde Hastalığın Gidişatını Belirleyen Faktörler
• Hastanın yaşı: 35 yaş altındaki hastalarda hastalık seyri biraz daha olumsuz olma eğilimindedir.
• Memedeki tümörün boyutu
• Hastalıktan etkilenmiş koltuk altı lenf nodu sayısı
• Tümör hücrelerinin reseptör durumu (Östrojen veya progesteron reseptörleri gibi )
• Karaciğer, akciğer, kemik ve beyin gibi uzak organların hastalıktan etkilenip etkilenmedikleri gibi bütün bu durumlar hastalığın seyrini belirleyen faktörlerdir.
Koruyucu Önlemler
Amerikan Kanser Birliği tarafından, kendine kendine meme muayenesine başlama yaşı 20 olarak tavsiye edilmektedir. Doktor tarafından yapılan periyodik meme kontrollerinin yerini tutmamakla birlikte, kendi kendine meme muayenesinin, meme hastalıklarının tanısında çok önemli bir yeri vardır. Yapılan istatistiklere göre memede saptanan kitlelerin yüzde 80′i, hastaların kendileri tarafından bulunmaktadır. Kendine kendine meme muayenesi, kolay, herkes tarafından uygulanabilecek, doğru yapıldığında etkili ve maliyeti olmayan bir tetkik yöntemidir.
Kendine kendine meme muayenesi, herhangi bir zamanda yapılmamalıdır. Adet görmekte olan kadınlarda, adetin başlamasından sonraki 5.-6. günler en uygun günlerdir. Çünkü bu dönemde meme dokusunu etkileyen ve hassaslaşmasına neden olan hormonlar en düşük düzeye inerler ve memenin yanlış değerlendirilmesine neden olabilecek ödem ve şişliği azalır. Menopozdan sonraki yıllarda ve hamilelerde ise aylık hormonal etki ortadan kalktığı için kadınlar ayda bir kez olmak üzere kendi belirleyecekleri herhangi bir günde muayenelerini yapabilirler.
Beslenmede Nelere Dikkat Etmek Gerekiyor?
Alınan gıda türü ile meme kanseri arasında ilişki vardır! Meme kanserini önlemek için beslenme açısından pratik bazı önlemler alınabilmektedir. Kanserin olası sebepleri arasında dengesiz beslenme yüzde 35 oranında yer tutmaktadır ve dengesiz beslenmenin yanına bazı yaşam alışkanlıkları eklenirse bu oran yüzde 85 değerine kadar yükselmektedir. Öncül deliller beslenmedeki antioksidanların, bitkilerdeki fitokimyasal maddelerin ve omega-3 gibi bazı yağ asitlerinin kanser gelişme riskinin azalmasında rol oynayabileceklerine işaret ediyor. Sonuç olarak dengeli beslenme diğer hastalıklarda olduğu gibi meme kanserinde de yardımcı bir önleyici faktördür.
Hayvansal yağlardan zengin diyet ve obezite (şişmanlık), artmış kanser riskiyle bağlantılı bulunmuştur. Liften zengin beslenmenin meme tümörü sıklığını azalttığı gösterilmiştir. Günlük lifli gıdaların 20 gram artırılmasının koruyucu etkisi olduğu bildirilmiştir. Ayrıca A vitamini alımının meme kanserine karşı anlamlı bir koruyucu etkiye sahip olduğu gösterilmiştir. Alkol alımının ise meme kanseri riskini artırdığı bilinmektedir. Günde 12 gram alkol alan kadınlarda meme kanseri riski 1.4 kat fazladır.
Meme Kanseri Evreleri
Kanser evresini, tümörün boyu ve kanserin yayılımı tanımlar. Evrelendirme sisteminde 0 ile 4 arasında bir rakam belirtilir.
Evre 0 (Sıfır) : Aynı zamanda “in-situ” olarak da adlandılır. Evre 0 (sıfır), olan kanserler yerlerinde kalmış ve çevre dokulara sıçramamış kanserlerdir. Evre 0 (sıfır) kanserler oluştukları yerlere göre ikiye ayrılırlar. Süt bezlerinde ya da süt kanallarında oluşabilirler.
Evre 1 : Orijinal tümör 2 cm ya da daha küçüktür. Kanser lenf bezlerine sıçramamıştır.
Meme Tedavisi : Lumpektomi (kanserli kitlenin etrafında bir parça sağlıklı göğüs dokusu ile birlikte alınması) ve koltukaltı lenf bezlerinin alınmasını takip eden radyasyon tedavisi yapılır. Gerekiyorsa kemoterapi veya hormonoterapiler eklenir. Mastektomi (Kanserin bulunduğu göğüsün alınması operasyonu) ve koltukaltı lenf bezlerinin çıkarılması önerilir.
Evre II (İki) : Orijinal tümör 2 ile 5 cm arasındadır ve lenf bezlerine sıçramamış veya sıçramış olabilir. Evre II (İki) için genelde uygulanan tedavi şekli Evre 1 ile aynıdır, ancak eğer tümör büyükse ya da lenf bezlerine sıçramışsa kemoretapi, hormonterapi ve radyasyon tedavisinin tamamlayıcı olarak önerilmesi daha yaygındır.
kanser
Evre III (Üç) A : Orijinal tümör koltukaltı lenf bezlerine ve göğüs dışı dokulara sıçramıştır. Operasyon sonrasında genelde radyasyon tedavisi ve sistematik tedavi olarak kemoterapi ve hormon tedavisi uygulanır. Eğer tümör çok büyükse, operasyon öncesinde tümörün boyunun küçültülmesi amacıyla kemoterapi uygulanabilir. Bu tip kemoterapiye neoadjuvant kemoterapi denir.
Evre III (Üç) B : Orijinal tümörün boyutuna bakılmaksızın, tümörün kendisini göğüs duvarına bağladığı ve göğüs lenf bezlerine sıçradığı durumlarda kanser Evre III (Üç) B olarak adlandırılır. Evre III B meme kanserinin standart tedavisi genellikle neoadjuvant kemoterapi ile başlar. Orijinal tümörün boyunun istenen oranda küçülmesi ile birlikte cerrahi tedavi yapılır. Operasyon sonrası uygulanan standart tedavi ise; radyasyon tedavisi, kemoterapi ve hormon tedavisidir.
Evre IV (Dört) : Kanser göğüs dışında vücudun diğer bölümlerine (kemikler, akciğer, karaciğer ya da beyin gibi) sıçramıştır. Evre IV (Dört) meme kanserinin tedavisinde temel amaç yaşam süresini ve kalitesini arttırmak, hasta şikayetlerini gidermektir. Tedavide genelde kemoterapi ve hormon tedavisi gibi tüm vücudu etkileyen sistematik tedaviler uygulanır. Hastanın şikayetlerinin azaltılması amacı ile bazı durumlarda mastektomi (Kanserin bulunduğu göğüsün alınması operasyonu) de önerilebilir.